Miletos, Aslanlar ve Yıldızlar Şehri
Antik İyonya'nın güney kıyısında, Büyük Menderes Nehri'nin ağzına yakın bir konumda yer alan Miletos, sadece bir şehir değil, bir medeniyetin beşiğiydi. Antik yazarlar tarafından
"İyonya'nın süsü" ve "en büyük Yunan metropolü" olarak anılan Miletos, MÖ 7. ve 6. yüzyıllarda ekonomik gücünün, denizcilik yeteneğinin ve entelektüel canlılığının zirvesine ulaştı. Felsefenin doğduğu yer olarak bilinen ve Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes gibi düşünürleri yetiştiren bu şehir, aynı zamanda Karadeniz ve Akdeniz'de 90'dan fazla koloni kurarak muazzam bir ticaret imparatorluğu yönetiyordu. Bu sarsılmaz güç ve kendine güven, Miletos'un darphanesinden çıkan sikkelerin üzerine kazınan ikonik sembollerde ölümsüzleşti: kükreyen bir aslan ve ona eşlik eden parlak bir yıldız.
Miletos'un nümizmatik tarihi, paranın icadının en erken dönemlerine, MÖ 7. yüzyılın sonlarına kadar uzanır. Komşusu ve ticari rakibi Lidya'dan sikke fikrini ilk benimseyen şehirlerden biri olan Miletos, başlangıçta elektrum (altın-gümüş alaşımı) paralar bastı. Bu ilk sikkelerden itibaren şehrin değişmez arması aslan oldu. Genellikle kükrerken veya avına bakarken tasvir edilen aslanın başı veya ön kısmı (protomu), antik dünyada gücün, asaletin ve krallığın evrensel bir sembolüydü. Miletos'un bu sembolü seçmesi, kendi egemenliğini ve İyon dünyasındaki liderlik iddiasını açıkça ortaya koyan bir beyanattı. Bu aslan figürü, şehrin gümüş sikkelerinde de yüzyıllar boyunca tutarlı bir şekilde kullanılmaya devam etti.
Ancak Miletos sikkelerini gerçekten özgün kılan, aslan figürüne sıklıkla eşlik eden ikinci bir semboldür: bir yıldız veya stilize edilmiş bir güneş. Bu göksel sembol, tasarıma daha derin bir anlam katmanı ekler. Nümizmatlar ve tarihçiler, bu sembolizmin kökenlerinin Babil astrolojisine ve Yakın Doğu geleneklerine dayandığına inanmaktadır. Bu gelenekte, güneşin en güçlü olduğu yaz dönemi, astrolojik olarak Aslan takımyıldızıyla ilişkilendirilirdi. Dolayısıyla, aslan ve güneşin bir arada tasvir edilmesi, "Aslan'ın evindeki Güneş"i temsil eden güçlü bir astrolojik işaretti. Bu sembolizm, Miletos'un gücünün sadece dünyevi olmadığını, aynı zamanda kozmik bir düzene dayandığını ve ilahi bir meşruiyete sahip olduğunu ima ediyordu. Ayrıca, şehrin en önemli tanrılarından biri olan ve sıklıkla güneşle ilişkilendirilen Apollon'a da bir gönderme taşıyor olabilir.
Miletos'un ekonomik gücü, kolonizasyon faaliyetleriyle doruğa ulaştı. Propontis'teki Kyzikos ve Karadeniz'deki Sinope gibi stratejik ticaret merkezleri, Miletos tarafından kurulmuş kolonilerdi. Bu geniş ağ, Miletos'un Karadeniz'in zengin tahıl, balık ve hammadde kaynaklarını kontrol etmesini ve Akdeniz ticaretine hakim olmasını sağladı. Bu muazzam zenginlik, şehrin yüksek kalitede ve bol miktarda sikke basabilmesini mümkün kıldı.
Ancak bu altın çağ, MÖ 499'da Miletos'un Pers İmparatorluğu'na karşı başlattığı İyon İsyanı ile trajik bir sona yaklaştı. İsyanın MÖ 494'te Lade Deniz Savaşı'nda bastırılmasının ardından Persler, Miletos'u ele geçirip yakıp yıktılar ve halkının bir kısmını sürgüne gönderdiler. Bu felaket, şehrin ekonomik ve siyasi gücüne büyük bir darbe vurdu.
Yine de Miletos, küllerinden yeniden doğmayı başardı. Hippodamos'un icat ettiği modern ızgara şehir planına göre yeniden inşa edilen şehir, Helenistik ve Roma dönemlerinde önemli bir ticaret merkezi olarak varlığını sürdürdü. Darphanesi, Büyük İskender'in imparatorluk sikkelerinden Roma imparatorlarının portrelerini taşıyan yerel bronz paralara kadar, değişen siyasi manzarayı yansıtan sikkeler basmaya devam etti. Ancak hiçbir sikke, şehrin o görkemli Arkaik dönemindeki gücünü ve özgüvenini, kükreyen bir aslan ve parlayan bir yıldız kadar etkili bir şekilde ifade edemedi. Bu semboller, bir zamanlar felsefenin ve ticaretin başkenti olan Miletos'un altın çağının metalden yapılmış ölümsüz bir hatırasıdır.
Kaynak:
https://en.wikipedia.org/wiki/Miletus
https://en.wikipedia.org/wiki/Lion_and_Sun
https://www.biblicaltraining.org/library/miletus