Güreşçiler Aspendos'un Ünlü Sikkelerinin Arkasındaki Hikaye
Antik nümizmatik, genellikle tanrıların ve hükümdarların ağırbaşlı, statik portreleriyle doludur. Ancak bu geleneğin dışına çıkan, hareketin, rekabetin ve insan bedeninin ham gücünün enerjisini yakalayan
bazı tasarımlar vardır. Bu tasarımların belki de en ünlüsü, Pamfilya'daki antik Aspendos şehrinin MÖ 4. yüzyılda bastığı gümüş staterlerin ön yüzünü süsleyen iki güreşçidir. Birbirine kenetlenmiş, kasları gerilmiş bu iki atletin dinamik tasviri, antik sanatın en canlı kompozisyonlarından birini oluşturur ve bize Aspendos'un kimliği, değerleri ve Helen dünyasındaki yeri hakkında zengin ipuçları sunar. Peki, bir şehir neden parasının en değerli yüzüne iki güreşçi koymayı tercih eder?
Bu sorunun cevabı, Yunan kültürünün kalbinde yatan atletizm tutkusunda yatmaktadır. Güreş (pale), antik Yunanistan'daki en popüler ve en prestijli sporlardan biriydi. Olimpiyatlar gibi Panhellenik oyunların temel bir parçası olan güreş, sadece bir fiziksel mücadele değil, aynı zamanda bir atletin gücünü, becerisini, disiplinini ve zekasını sergilediği bir sanat olarak görülüyordu. Bir güreşçinin büyük bir oyunda kazandığı zafer, sadece sporcunun kendisine değil, aynı zamanda geldiği şehre de muazzam bir onur ve şöhret kazandırırdı. Aspendos'un bu sahneyi sikkesinin ana yüzüne, yani en önemli propaganda alanına yerleştirmesi, şehrin bu Helenik ideale ne kadar derinden bağlı olduğunun ve kendini bu kültürün bir parçası olarak gördüğünün altını çizer. Nümizmatlar arasında yaygın bir teori, bu tasvirin Aspendoslu bir atletin Olimpiyatlar veya başka bir büyük festivalde kazandığı önemli bir zafere bir gönderme olabileceğidir. Bu, şehrin en büyük başarılarından birini metal üzerine kazıyarak ölümsüzleştirme ve bu gururu tüm ticaret dünyasıyla paylaşma biçimiydi.
Sikkenin arka yüzü ise bu atletik kimliği, askeri bir güç beyanıyla tamamlar: sapanıyla taş atmak üzere olan bir asker (sapan taşı atıcısı). Sapan, antik ordularda etkili bir menzilli silahtı ve Aspendos'un bu alanda yetenekli askerleriyle ünlü olduğu bilinmektedir. Bu figür, şehrin kendini savunma kapasitesini ve askeri gücünü simgeler. Aspendos, sikkeleri aracılığıyla dünyaya hem atletik hem de askeri hüner üzerine kurulu, güçlü ve disiplinli bir toplum olduğu mesajını veriyordu. Bazı uzmanlar, bu sembolün seçiminde zekice bir kelime oyunu olabileceğini de öne sürmüşlerdir. Yunanca "sapan" anlamına gelen sphendone kelimesinin, şehrin adı olan Aspendos ile ses benzerliği taşıması, bu figürü bir tür "konuşan amblem" haline getirmiş olabilir.
Bu iki ana figürün yanı sıra, sikkenin arka yüzünde genellikle şehrin arması olan ve üç insan bacağından oluşan "triskeles" sembolü ile şehrin adının yerel Pamfilya dilindeki yazılışı olan "ΕΣΤFΕΔΙΙΥΣ" (Estwediiys) yazıtı bulunur. Bu unsurlar, şehrin Helen kültürünü benimsemiş olmasına rağmen, kendi özgün Anadolu kimliğini de koruduğunu ve gururla sergilediğini gösterir.
Aspendos'un bu yüksek kaliteli gümüş staterleri büyük miktarlarda basması, şehrin ekonomik gücünün de bir kanıtıdır. İçinden geçen ve gemilerin seyahat edebildiği Eurymedon (Köprüçay) Nehri sayesinde şehir, tuz, zeytinyağı, yün ve ünlü atlarının ticaretiyle büyük bir servet biriktirmişti. Bu zenginlik, darphanesinin böylesine sanatsal ve teknik olarak gelişmiş sikkeler üretmesini sağlamıştır.
Sonuç olarak, Aspendos'un güreşçileri, basit bir spordan çok daha fazlasını temsil eder. Onlar, Helenik kültür idealinin, askeri gücün, yerel kimliğin ve ekonomik refahın bir araya geldiği bir semboldür. Bu sikkeler, bir şehrin kendini nasıl gördüğünü ve nasıl görülmek istediğini anlatan bir başyapıttır. Her bir gümüş stater, bir güreş müsabakasının anlık bir hareketini dondurarak, bize Aspendos'un dinamik, gururlu ve güçlü ruhunu binlerce yıl sonra bile hissettirir.
Kaynak:
https://www.goldeneaglecoin.com/item/aspendos-pamphylia-ar-stater-330_200-bc-wrestlers--slinger-chvf
https://www.historyhoard.com/products/pamphylia-aspendos-silver-stater-wrestlers-slinger-380-to-325-bce-ancient-greeks
https://en.wikipedia.org/wiki/Aspendos