Nar Sembolünün Zarafeti Side Stateri
Antik Pamfilya'nın Akdeniz kıyısındaki en önemli liman kentlerinden biri olan Side, adını ve kimliğini tek bir zarif sembol üzerine inşa etmiştir: nar. Rakipleri gibi gücü, savaşı veya mitolojik
kahramanları vurgulamak yerine Side, MÖ 5. yüzyıldan itibaren bastığı gümüş staterlerin üzerine, kendi adını taşıyan bu meyveyi yerleştirerek antik dünyanın en başarılı ve en kalıcı markalaşma stratejilerinden birini yaratmıştır. Side'nin sikkeleri, bu nedenle sadece birer gümüş parçası değil, aynı zamanda bir şehrin zekice bir kelime oyunuyla kendi kimliğini nasıl ölümsüzleştirdiğinin, bereketini nasıl dünyaya ilan ettiğinin ve sanatsal zarafetini nasıl metal üzerine işlediğinin hikayesidir.
Side'nin nümizmatik kimliğinin temel taşı, yerel Sidetan dilinde "nar" anlamına gelen "Side" kelimesidir. Bu doğrudan fonetik bağlantı, nar sembolünü şehir için mükemmel bir "konuşan amblem" (canting emblem) haline getirmiştir. MÖ 470'ler civarında basılan ilk gümüş staterlerden itibaren, sikkenin en belirgin yüzünde bir nar meyvesi yer alır. Bu, okuma yazma oranının düşük olduğu bir dünyada, paranın kökenini anında ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde belli eden dâhiyane bir yöntemdi. Bir tüccar, elindeki gümüş paranın üzerinde bir nar gördüğünde, onun Side'den geldiğini ve dolayısıyla şehrin ticari itibarı tarafından güvence altına alındığını hemen anlardı.
Ancak narın anlamı, bu basit kelime oyununun çok ötesine uzanır. Nar, antik dünyada ve birçok kültürde evrensel olarak bereketin, doğurganlığın, yaşamın ve refahın sembolüydü. Side'nin bu sembolü benimsemesi, aynı zamanda Pamfilya ovasının tarımsal zenginliğini ve şehrin zeytinyağı gibi ürünlerle yaptığı ticaretten elde ettiği refahı da vurguluyordu. Mitolojiye göre ise, adını aldığı kahraman Side, kendini bir nar ağacına dönüştürmüştü. Dolayısıyla bu sembol, şehrin adını, ekonomisini ve kurucu efsanesini tek bir güçlü imgede birleştiriyordu.
Side'nin erken dönem gümüş staterleri, genellikle ön yüzde bir nar ve arka yüzde ise şehrin koruyucu tanrıçası olduğuna inanılan Athena'nın miğferli başını tasvir ederdi. Bu, şehrin hem ekonomik kimliğini (nar) hem de Helen dünyasıyla olan kültürel ve dini bağını (Athena) bir arada sunan dengeli bir kompozisyondu.
MÖ 4. yüzyıldan itibaren tasarımda bir değişiklik yaşandı. Artık sikkelerin ön yüzünde, elinde zafer tanrıçası Nike'ı tutan ayakta duran bir Athena figürü yer almaya başladı. Arka yüzde ise, bir sunak üzerinde kurban sunan tanrı Apollon tasvir ediliyordu. Ancak bu yeni tasarımlarda bile nar sembolü asla kaybolmadı; genellikle arka yüzde, Apollon figürünün yanında belirgin bir ikincil sembol olarak yerini korudu. Bu durum, şehrin kimliğinin bu meyveyle ne kadar derinden ve ayrılmaz bir şekilde bütünleştiğini göstermektedir.
Side'nin zenginliği, özellikle Roma döneminde doruğa ulaştı. Şehir, Akdeniz'deki en büyük köle pazarlarından biri haline geldi ve bu ticaretten elde edilen muazzam gelir, bugün kalıntılarını gördüğümüz anıtsal tiyatro, tapınaklar ve agoraların inşasında kullanıldı. Bu dönemde basılan yerel bronz sikkeler bile, genellikle bir yüzünde imparatorun portresini taşırken, diğer yüzünde nar sembolünü kullanmaya devam etti.
Sonuç olarak, Side darphanesi bize nümizmatik markalaşmanın en başarılı ve en kalıcı örneklerinden birini sunar. Birçok şehir gücünü aslanlarla, kartallarla veya savaşçı figürleriyle ifade ederken, Side zekice ve zarif bir şekilde kendi adını ve bereketini simgeleyen narı seçti. Bu mütevazı meyve, yüzyıllar boyunca Side'nin sikkeleri üzerinde parlayarak, şehrin sadece zengin bir liman değil, aynı zamanda güçlü bir kimliğe ve akılda kalıcı bir markaya sahip olduğunu tüm antik dünyaya anlattı.
Kaynak:
https://coinweek.com/coins-of-ancient-greek-pamphylia/
https://en.wikipedia.org/wiki/Coinage_of_Side
https://www.goldeneaglecoin.com/item/side-pamphylia-ar-stater-430_400-bc-pomegranate--athena-vf#:~:text=The%20pomegranate%20on%20this%20coin,%2C%20olive%20oil%2C%20and%20textiles.
https://en.wikipedia.org/wiki/Side,_Turkey