Skip to main content

WhatsApp Chat Button

Afrodit'in Güzelliği Knidos Drahmisi

Anadolu'nun güneybatı ucunda, Datça Yarımadası'nın en uç noktasında yer alan Knidos, antik dünyanın en stratejik ve kültürel olarak en canlı liman kentlerinden biriydi. Hem Ege'ye hem de

Akdeniz'e açılan çift limanı sayesinde deniz ticaretinde önemli bir rol oynayan şehir, aynı zamanda tıp okulu ve ünlü heykeltıraş Praksiteles'in yaptığı çıplak Afrodit heykeliyle de tanınıyordu. Bu ticari canlılık, dini önem ve sanatsal zarafet, Knidos darphanesinin ürettiği gümüş drahmilerde mükemmel bir şekilde bir araya gelmiştir. Yüzyıllar boyunca şehrin sikkeleri, bir yanda güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit'in zarafetini, diğer yanda ise gücün ve asaletin sembolü olan aslanın kudretini birleştirerek, Knidos'un çift yönlü kimliğini metal üzerine kazımıştır.  

Knidos'un sikke basımı, MÖ 6. yüzyılın sonlarına kadar uzanan uzun bir geçmişe sahiptir. En erken gümüş drahmi ve obolleri, şehrin nümizmatik kimliğinin temelini oluşturan aslan figürünü taşır. Bu ilk sikkelerin ön yüzünde, kükreyen bir aslanın başı yer alırken, arka yüzde ise genellikle şehrin koruyucu tanrıçası Afrodit'in başı, basit bir içbükey kare (incuse square) içinde betimlenmiştir. Aslan sembolünün seçimi, o dönemde Miletos gibi diğer büyük İyon ve Karya şehirlerinde de görülen, gücü ve egemenliği temsil eden ortak bir ikonografik dildir. Ancak Knidos, bu güç sembolünü en başından itibaren kendi yerel tanrıçası Afrodit ile birleştirerek özgün bir kimlik yaratmıştır.  

MÖ 5. yüzyılın başlarından itibaren bu tasarım tersine döndü ve şehrin en bilinen sikke tipi ortaya çıktı. Artık sikkelerin ön yüzünde, şehrin asıl gurur kaynağı olan Afrodit'in başı yer alıyordu. Bu portreler, dönemin en yüksek sanatsal üslubunu yansıtan, zarif saç stilleri ve ince detaylarla işlenmiş birer sanat eseriydi. Afrodit, Knidos için sadece bir tanrıça değil, aynı zamanda denizcilerin koruyucusu ve şehrin refahının kaynağıydı. Onun portresini paranın üzerine yerleştirmek, şehrin ekonomisinin ilahi bir güvence altında olduğunu ilan etmek anlamına geliyordu.

Sikkenin arka yüzünde ise, aslanın sadece ön kısmı (protomu) tasvir edilmeye başlandı. Bu kompozisyon, hem estetik bir denge sağlıyor hem de aslanın gücünü daha yoğun ve odaklanmış bir şekilde sunuyordu. Bu "Afrodit başı / Aslan protomu" şeması, Knidos'un gümüş drahmi ve tetrobollerinde yüzyıllar boyunca neredeyse hiç değişmeden devam etti ve şehrin en tanınmış nümizmatik imzası haline geldi.  

Knidos, Pers egemenliği altında Karya satraplığına bağlı olmasına rağmen, önemli bir özerkliğe sahipti ve kendi parasını basmaya devam etti. Şehir, MÖ 412'de Peloponez Savaşı sırasında Atina'ya karşı isyan ederek Sparta'nın yanında yer aldı ve bu dönemde de darphanesi aktif kaldı. Helenistik dönemde ve Roma Cumhuriyeti'nin sonlarına kadar gümüş ve bronz sikke üretimi devam etti. Roma döneminde basılan bronz sikkeler, genellikle Afrodit'in tam figürünü veya Praksiteles'in ünlü heykelini anımsatan tasvirleri içererek şehrin sanatsal mirasına bir saygı duruşunda bulunuyordu.

Knidos sikkelerinin geniş bir coğrafyada, Mısır'dan Karadeniz'e kadar bulunması, şehrin ne kadar geniş bir ticari ağa sahip olduğunun kanıtıdır. Bu küçük gümüş parçaları, Knidoslu tüccarların gemileriyle birlikte Akdeniz'in dört bir yanına seyahat etti ve gittikleri her yerde şehrin hem ekonomik gücünü hem de kültürel kimliğini temsil etti.

Sonuç olarak, Knidos darphanesi, bir şehrin kimliğini oluşturan farklı unsurları – dini inanç, sanatsal başarı ve ekonomik güç – tek bir küçük nesnede nasıl birleştirebileceğinin parlak bir örneğidir. Bir yüzünde tanrısal güzelliği, diğer yüzünde ise vahşi gücü taşıyan bu sikkeler, antik dünyanın en sofistike liman kentlerinden birinin dengeli ve çok yönlü karakterini yansıtan ölümsüz belgelerdir.

Kaynak:
https://asiaminorcoins.com/karia.html
https://www.vcoins.com/en/coins/ancient/greek/caria-794.aspx